1 Şubat 2007
CHRISTOPHER CALDWELL:
Holokost anısının resmî durumunun, ümit edildiği şekilde etki etmemesi gibi bir durum söz konusu. Holokost teriminin birçok siyasi söylemde manipüle edilme şekline bakınca konunun pek çok tarafınca Holokost’un Yahudilerle ilgili bir şey olarak ele aldığını görebiliyorsunuz. Bence bunun yerine uygun şekilde ele alınması, meseleye insanî bir açıdan bakmakla mümkündür. Holokost, insanlık için bir ders olmalıdır.
DANIEL GREENE:
Gazeteci Christopher Caldwell, yakın zamanda Avrupa’ya gelen Müslüman göç dalgası üzerine kapsamlı yazılara imza atmıştır. Caldwell, göçün ekonomiden siyasete ve dine dek kamusal hayatın her köşesine dokunduğunu belirtmektedir. Değişen nüfus yapısı, ifade özgürlüğü ve dinî ifadelerle ilgili olarak kayda değer ve bazen de şiddetli çatışmalara sebep olmuştur. Caldwell ayrıca Avrupa’da yeni bir antisemitizm geriliminin yükselmekte olduğunu söylemektedir.
Amerika Birleşik Devletleri Holokost Anı Müzesi’nin ücretsiz podcast serisi Antisemitizm Üzerine Sesler’e hoş geldiniz. Ben, Daniel Greene. Antisemitizm ve nefretin dünyayı günümüzde hangi yollarla etkilediğini göstermek için burada iki haftada bir defa olmak üzere bir misafir ağırlıyoruz. Karşınızda gazeteci Christopher Caldwell.
CHRISTOPHER CALDWELL:
Holokost’un inkârına karşı çıkarılan yasaların yarardan çok zararının dokunduğunu düşünüyorum. Politik düzlemde pratik olarak hoşgörüsüz ve fesatlık çıkaran kimselerin, hakikatte olduklarından daha yüce bir yerdelermiş gibi, bir çeşit ifade özgürlüğü şehitleriymiş gibi rol yapmaları için ellerine ucuz ve kolay bir yol verdiğini düşünüyorum. Fakat daha teorik bir düzlemde inkârla ilgili konuşma yeteneğini ortadan kaldırdığını da düşünüyorum. Bu nedenle Holokost’un sadece Yahudilere özgü bir olay olarak algılandığı ortamı da dolaylı olarak derinleştirdiği kanaatindeyim. Bence bu yasalar, tüm toplumun olaya dahil olması ve bunun gibi bir olayın uygun şekilde anlaşılmasında tüm toplumun çıkarı olduğu hissini azaltabilir.
Dört sene önce, 2002 yılında, eski tarz antisemitizmin—sağ örgütlerde, Katolik kilisesinin bazı kesimlerinde, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalan bazı yapılarda köklenen türün—tamamen ortadan kalkmış olmasa da hiçbir toplumun endişelenmesini gerektirmeyecek kadar çok itibarsızlaştığını ve yakışıksız hâle geldiğini söyleyebilirdim. Avrupalı çocukların eğitiminde Holokost’a bir hayli yer veriliyor. Konuyla ilgili bir refleksleri olduğunu düşünüyorum.
Ama bir yandan da elinizde en azından, yeni göç eden 5 milyon Müslüman nüfusa sahip bir Fransa var. Kültürel arka planlarıyla ilişkili antisemitik bir tutum olduğunu söylemiyorum ama savaş sonrası aynı yüksek bilinç ortamında büyümediler. Yani bu çatışma ithal ediliyor diyebiliriz.
Ne var ki o zamandan bu yana insanların ve fikirlerin serbestçe dolaştığı Avrupa Birliği ülkelerinde çok daha yerel, Avrupa tarzı bir antisemitizmin kanıtlarını görüyorsunuz. İhtiyatlı tutumun zayıfladığını görüyorsunuz. İngiltere’de klüp sohbeti, akşam yemeği sohbeti türünden bir antisemitizmin yükseldiğini ve kuvvetli olduğunu görüyorsunuz. Bu nedenle yeni bir antisemitizm olduğunu düşünüyorum ama ne yazık ki onunla yan yana var olan eski antisemitizmi yerinden ettiğini sanmıyorum.