04.11.2010
İMAM MUHAMMED MACİD:
Kitlemizi genişletmemiz ve antisemitizme karşı sesini yükselten daha fazla imamımız olması gerektiğine inanıyorum. İmamlar örnek insan olmalıdır. Söyledikleri her şey önem arz eder.
ALEISA FISHMAN:
İmam Muhammed Macid, önde gelen bir İslam âliminin oğlu olarak Sudan’da doğdu. Şimdi Sterling, Virginia’da faaliyet gösteren Tüm Dulles Bölgesi Müslüman Topluluğu (ADAMS) Merkezi’nin icra direktörlüğü görevini yürütüyor ve her Cuma öğleden sonra namaz kılmak için sinagoga gidiyor. İmam Macid, antisemitizme karşı güçlü bir duruş sergiliyor ve diğer Müslüman önderlerin de aynısını yapmasının önemli olduğuna inanıyor. İmam Macid, Auschwitz’e yaptığı en son gezide imam meslektaşlarını ziyaretçi defterine Arapça yazmaları konusunda teşvik etti.
Oliver ve Elizabeth Stanton Vakfı’nın cömert destekleri sayesinde sizlere sunabildiğimiz, Amerika Birleşik Devletleri Holokost Anı Müzesi’nin podcast dizisi Antisemitizm Üzerine Konuşmalar programına hoş geldiniz. Ben, Aleisa Fishman. Günümüz dünyasında antisemitizmin ve nefret etkisinin pek çok yolunu sizlere yansıtmak üzere her ay bir konuk davet edeceğiz. Kuzey Amerika İslam Topluluğu başkanı İmam Muhammed Macid sizlerle.
İMAM MUHAMMED MACİD:
Yahudi halkını arkadaşlık vesilesiyle tanıdım. ABD’ye, böbrek yetmezliği çeken babamla birlikte geldim ve ona donör olmam gerekiyordu. Babamın doktoru Yahudi’ydi. Babamla çok yakın bir dostluk kurdular. Cerrah ise Mısırlıydı. Bu sayede dinler arası bir ilişkiye şahit oldu. 1990 yılında vefat ettiğinde her iki doktor da beni teselli etti. Bu benim için özel bir andı. Ve kendi kendime, insanların antisemitizme neden müsaade ettiğini sordum. Bir Müslüman neden bir grup insana karşı duyulan nefreti meşrulaştırırdı?
Amerika’da imamlık yapmayı planlamıyordum ama oldu işte. Ama fark ettim ki Amerika’da imam olmak, namaz kıldırmaktan fazlasını gerektiriyor. Şahsen imamların şu anda birden çok görevi yerine getiren kişiler olduğunu düşünüyorum. Hükümet yetkilileriyle dinler arası çalışmalar hakkında konuşarak dost meslektaşlarıyla temas kuruyorlar. Çok ilginçtir, Amerika’daki imam meslektaşlarımızla birbirimize çok yakın değiliz. En yakın cami ile aramızda 30 dakikalık yol var. Şu anda bana en yakın ibadethane sinagog ve kilisedir. Bu nedenle hahamlar ve Lüteryen papazlar meslektaşım oldu. Benim meslektaşlarım onlar. Onlarla fikir alışverişinde bulunuyorum. Toplumu ilgilendiren meseleler hakkında konuşuyoruz. İmam olarak insanların düğünlerinde görev yaparsınız. Birinin bebeği olduğunda orada bulunursunuz. Yanımda ölen birinin elini tutarım. Bu yüzden insanların ruhanî ve özel yaşantılarında bana güvendiğini bilmek çok rahatlatıcı geliyor. Ama aynı zamanda omuzlarıma ciddiye alınması gereken büyük bir sorumluluk da yüklüyor.
Antisemitizme karşı çok ciddi bir görüşe sahibim. Holokost’u inkâr eden bazı sözde Müslüman önderlerin bu davranışı kabul edilemez. Holokost’u inkâr etmenin en büyük antisemitizm göstergelerinden biri olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden internette kendilerini vaiz ya da öğretmen ilan eden bazı kişilerin insanlara nefret, bağnazlık ya da antisemitizm aşılamalarına kızıyorum. Çünkü din adamıysanız insanların ruhundan sorumlusunuzdur. İnsanları yanlışa sevk etmek ve herhangi bir dinin saygı, anlayış, merhamet, şefkat gibi ilkeleriyle çelişen şeyler öğretmek, kendi dininize karşı yalancı şahitlik etmektir.
İmam dostlarıma ve Müslüman topluluklara tavsiyem, Washington DC’deki Holokost Müze’sini ziyaret edip bunu eğitici bir eylem olarak görmeleri ve çocuklarını da ziyarete götürmeleridir. Benim yaptığımı yapsınlar. Polonya’ya ve Almanya’ya gidip toplama kamplarını da görsünler. İnsanların ölüme mahkum edildiği o yerlerde bulunsunlar. Gözlerinin önünde uçuşan külleri görsünler. Ölüme mahkum edilen çocukların giysilerini görsünler. Saç yığınlarını, saç ve ayakkabı tepeciklerini görsünler. Bu gerçek. İnsan oraya gidince dönüşüm geçiriyor. Çünkü kötülüğün nelere kadir olduğunu, insanlar sessiz kaldığında kötülüğün nerelere uzanacağını görüyorsunuz. Ve ben bu yüzden kendimi antisemitizme karşı durmaya adadım. Kendimi gerçek anlamda adadığım şeylerden biri hâline geldi. Müslüman topluluğundaki bazı insanlar soruyor “Bunu yapmak istediğine emin misin? Güvenliğin ne olacak? Ya biri sana bir şey yaparsa?” Ben de diyorum ki “Bazı şeyleri değiştirmek için bazen risk almak gerekir.”
Ne zaman tarafınızı belli etseniz bazı insanlar size karşı web siteleri açıyor, size “satılmış” diyor, “sen gerçek Müslüman değilsin” diyor. Gizli Yahudi ya da ona benzer bir şeymişiz. Ama duruşunuzdan taviz vermemelisiniz. Çünkü tarih, yanlışlıkları gördüğü halde sessizliğini koruyanlara kibar davranmaz.